Hakkımda

Fotoğrafım
Eğer klasik kemençe alacağım diyorsanız ustasına, işçiliğine ve ahşabına bakacaksınız.

21 Mayıs 2010 Cuma

Klasik Kemençenin Tarihi


Eskiden Türklerin kullandığı ıklığ denilen çalgının bir çeşidi sayılsa da esasında bu çalgı ile bir ilgisi yoktur. Klasik kemençe, Bizans İmparatorluğu'nda iki telli olarak çalınmaktaydı. Sonraları üçüncü tel takılsa da bu tel ahenk amaçlı ve süsleme için kullanılıyordu. Bugünkü manada üçüncü telin yegah perdesine akortlanışı, sazın bu günki haline gelişi Osmanlı'da Sultan Mecid dönemine rastlamaktadır. Bu yüzden üç telli olan günümüzdeki çalgıya Osmanlı kemençesi de denilmektedir.


Önemli icracıları ve yapımcıları ise Osmanlı'da ve özellikle İstanbul'da yaşamış olan Türkler ve Rumlardır. Bundan dolayı Yunanistan'da bu çalgı, İstanbul kemençesi olarak da anılmaktadır. Ve son yıllara kadar da Yunanistan'da bu çalgı unutulmuş durumda idi. Son yıllarda İhsan Özgen ve Derya Türkan'nın Yunanistan'da verdiği konserler ile burada da bu çalgı yeniden tanınmaya başlanmıştır.


Kemençenin icrasının zorluğu, tel boylarının ve yüksekliklerinin eşit olmayışı ve oktav aralığının sınırlı olmasının verdiği sıkıntılardan dolayı 1933 yılında
Saadettin Arel dördüncü bir tel eklemeyi denemiştir. Bu tel muhayyer perdesine akortlanıyordu ve tel boyları eşit olmakla birlikte tel yükseklikleri de eşitti. Fakat bu tel ekleme denemeleri tını açısından sonuç vermediği için kemençe virtiözleri tarafından kabul görmemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder